- illet
- 阿́ is.1. 病, 疾病: Doktorlara başvurdu, ama illetinin ne olduğu anlaşılmadı. 他去找医生看了, 可得了什么病怎么也没有搞清。Öldürücü illetlerin başında kalp hastalıklarının geldiği malûm. 众所周知, 心脏病乃致命疾病之首。2. 陋习, 癖好, 嗜好: Sen bu sigara illetinden ne zaman vaz geçeceksin? 你什么时候才能戒掉这种吸烟的不良嗜好?3. 转́ 毛病, 故障: Bu radyonun bir illeti var. 这台收音机有点毛病。4. 转́ 心病, 使生气的人或物: Pahalıdır hikmeti var, ucuzdur illeti var. 成́ 一分价钱一分货; 好货不便宜, 便宜没好货。5. 哲́ 原因, 起因◇ -i \illet etmek 1) 激怒, 使生气: Sen adamı illet edersin. 你会激怒他的。 2) 使出毛病(故障) \illet olmak发怒, 发火, 气愤 \illetine tutulmak 有某种嗜好(陋习、癖好等): Sayfa sayfa mektup yazmak illetine tutulmuş. 他有写长信的嗜好。
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.